Son zamanların en çok tıklanan isimlerinden biri Nusret. Hatta dünya starı olmuş bir isim diyebiliriz. Çünkü etlerle aşk yaşayıp, sanatını ortaya koyuyor. Yalnız kasap dersek haksızlık edeceğimiz aşikar. Öyle ki yemeğe tuz eklemesi bile başlı başına bir fenomen. Gururumuz, dünyanın en orijinal, en yetenekli kasabını daha yakından tanımak ister misiniz?

Babası bir maden işçisi olan Nusret Gökçe, 5 çocuklu bir ailede büyüdü ve maddi imkansızlıklar nedeniyle ortaokul eğitimine devam edemedi. Eğitimini yarıda bırakan Nusret, eline bıçağını aldı ve kendi yolunu çizdi.

Bostancı Kasaplar Çarşısı’nda 18 saat devamlı olarak çalışan Nusret, kasaplık hayatının kapısını burada araladı. Emeğin hakkını fazlasıyla veren milli kasap, 2009 senesinde, hesabında kalan son maaşıyla sektörü araştırmak için Arjantin’e gitti ve üç ay boyunca pek fazla sayıda çiftlik ve restaurant dolaştı.

Ardından kendi vatanına geri dönen Nusret’in yeni hedefi Amerika’ydı. 4 kez vizesi reddedilmişti. Ama o pes etmeyip, uzun çabaların ardından kendini New York’a attı ve menüsü New York Time’s Gazetesi’nde yayımlandı. Kaçak bir şekilde, para almadan çok fazla çalıştı.

Hayali kendi yerini açmak olan Nusret, eski dostu Mithat Erdem’in yatırım yardımıyla kendi mekanının kapılarını açtı. Ortağına en büyük ihtiyaçlarından birinin para sayma makinesi olduğunu söyleyen Nusret, yalnızca 6 ayda, yatırılan parayı kazanmayı başardı.

Hızını alamayan Nusret, Doğuş Grubu’yla ortaklık ve Dubai’de şube açmak gibi oldukça kazançlı başarılara imza attı.

İlk dükkanının kapısının arkasında yazan adına bakarak, hayal kurup motive olan Nusret, şimdi ismini tüm dünyaya tanıtmış bir marka. Çünkü O, 1800 liralık ilk maaşına değeri ölçülemez hayallerinin tuzunu katmış yetenekli bir kasap.