Seksen Darbesi sonrasındaki yıllar, seyircinin sinemadan kopması nedeniyle ve yerli film üretimi açısından epey kötü bir dönem olsa da bazı isimlerin yıldızlaşmaya başladığı ve kaliteli filmlerin de yapıldığı yıllar olmuştur. Yetmişli yıllardaki duru güzelliğinin yanı sıra her filminde oyunculuğuna yeni bir şeyler katan Müjde Ar‘ın ve Arzu film yapımlarında başrol oynamadan yıldızlaşan Şener Şen‘in zirveye çıktığı yıllardır da… Bu ikilinin yolu Tosun Paşa ve Kibar Feyzo gibi kalabalık kadrolu filmlerde kesişse de Şalvar Davası filminde ilk kez başrolde buluştuklarını söylememiz yanlış olmaz.  Yine de Müjde Ar ve Şener Şenikilisinin başrolü paylaştıkları en iyi filmi bence Arabesk filmidir.

Yönetmenliğini Kartal Tibet‘in yaptığı filmin senaryosu ise epey eskilere dayanan bir hikayeden ve tiyatro eserinden alınmış. MÖ 400’lerde Aristofanes‘in yazdığı Lysistrataadlı oyununun ana fikrini alarak sinemaya uyarlayan ve senaryolaştıran ise Başar Sabuncu…

Lysistrata, erkeklerinin savaştan dönmelerini beklemekten usanan kadınların savaşa son vermek için, savaş bitene kadar erkeklerle yataklarını paylaşmama kararı almaları ile gelişen olayları konu alan bir esermiş. İnternet üzerinde yaptığım minik bir araştırmada hemen her yerde Şalvar Davası‘nın konusun oyundan uyarlandığı yazılmış. Sanırım pek çok yazı kopyala yapıştır olarak şekillendiği için ezbere yazılmış bu yazılar. Filmin tamamen oyunun bir uyarlaması olduğunu söylemek zor.

Lysistrata‘dan alınan ve uyarlanan kadınların yataklarını paylaşamama durumu. Haliyle oyun bir esin kaynağı olmuş filme. Şalvar Davası‘nda bu işi örgütleyen ve köye yayılmasını sağlayan, şehirde okuyup evlenip, eşi vefat edince kafa dinlemek için köyüne dönen tek bir kadın, o da Müjde Ar‘ın canlandırdığı ElifKartal TibetDavaro‘daki şarkılı yapıyı Şalvar Davası‘nda da uygulamış ve ortaya yetmişlerin söylemini de kullanan biraz tiyatral bir 80 sonrası filmi çıkmış.

Filmin kendisine dönecek olursak, kadroda İhsan Yüce‘nin de yer alıyor olması senaryo konusunda yardımcı olmuş olabileceğini düşündürttü bana. Çünkü bu gibi toplumsal taşlamaları çok seven bir yazar İhsan Yüce ve kredilerde her ne kadar “sadece “oyuncu olarak ismi geçse de onun bir yerlerden yazma işine bulaştığını düşünüyorum.

Başrol oyuncularından Müjde Ar‘a gelecek olursak, aynı Tarık Akan gibi zaman içerisinde ağırlığını sosyal filmlere vermiş güzelliğinden bizleri mahrum bırakmayıp bu dengeyi doğru kurmayı beceren çok önemli bir oyuncu. Film de Şener Şen ve Halil Ergün‘ün varlığına rağmen ağırlık onun üzerinde. Filmin konusu bir kenara kahramanımızın bir kadın olması bile aslında başlı başına önemli. 80 darbesi sonrasında böylesine politik bir söylemi olması ve feodal yapıya göndermelerin yapılması da filmin artılarından. Bu yüzden film sansürden de nasibini almış. Televizyonda da kesilerek gösteriliyor zaten.

Politik mesajlar içeren filmdeki komedi ile siyasi mesaj dengesini sağlayan da Şener Şen. Kalabalık kadrolu filmlerden sonra oynadığı ilk önemli rollerden bir tanesi Şalvar Davası‘ndaki ağa rolü. Aslında Kibar Feyzo‘daki hatta Banker Bilo‘daki rolünü biraz tekrar ettiğini düşünsem de Şalvar Davası‘ndaki rolü daha ön planda. Üçkağıtçı ve fırsatçı Ağa tiplemesinin o dönem üzerine yapışmak üzere olduğunu da söylemek gerekiyor. Ancak üzerine yapışan bu etiketi Zügürt Ağa (1985) ile de sökmesini biliyor. Şener Şen kendini her zaman geliştiren ve zamanı geldiğinde deneme yanılmayı yapabilmiş bir oyuncu.